Geçen ay İstiklal Caddesi’ne düzenlenen terör saldırısının ardından getirilen yasaklar Beyoğlu Belediye Meclisi’nde gündeme geldi. CHP Milletvekili Ahmet Yıldırım, “İstanbul Valiliği siyasi olarak baskıcı ve yasaklayıcı bu kararıyla insanların hak ve özgürlüklerini kısıtlayarak Beyoğlu’nun ruhuna darbe indirmiştir. Simit tezgâhını 2 metre geri çekerek terörle mi deneyelim? sokağın köşesine?” söz konusu.
Geçtiğimiz ay İstiklal Caddesi’nde meydana gelen ve 6 kişinin hayatını kaybettiği, 81 kişinin yaralandığı bombalı saldırının ardından İstanbul Valiliği kararıyla sokağa seyyar tabelalar yerleştirildi, stant kuruldu, stant kuruldu. açıldı, gezici satış ve satış bankoları kuruldu, sosyal, kültürel veya ticari etkinlikler düzenlendi. Toplu veya bireysel olarak sokak müzisyenleri ile performans gösterileri ve benzeri icraatlar yasaklandı.
Valiliğin bu kararı dün Beyoğlu Belediye Meclisi’nde gündeme geldi. Karara tepki gösteren CHP Milletvekili Ahmet Yıldırım, terörün en önemli amacının halkı sindirmek ve paniğe sevk etmek olduğunu belirterek, yasakların terörün ekmeğine yağ sürdüğünü söyledi. Yıldırım, “Türkiye’nin simgesi olan İstiklal Caddesi’nin yasaklarla halka kapatılmasını, yaşamdan, simgelerinden soyutlanmasını, sosyal izolasyona sürüklenmesini doğru bulmuyoruz” diyen Yıldırım, şöyle devam etti:
“SOKAKTAKİ MÜZİSYEN BUNA MI SEBEP OLDU?: Sizin de çok iyi bildiğiniz gibi bu yasaklar, terör örgütlerinin yaratmak istedikleri kaygı iklimini sürdürmekten başka bir işe yaramıyor. Bu akının sonucunda Türkiye’nin en bilinen ve ziyaret edilen caddesine getirilen yasaklarla terör amacına ulaşmıyor mu? Bu bombalar İstiklal Caddesi’nden başka yerde patlayamaz mı? Patlayabilmesi için tahtaya mı, saksıya mı, sokak sanatçısına mı, seyyar satıcıya mı ihtiyacı var? Bu hamleyi yapan terörist ülkemize kaçak olarak giriyor, yine kaçak olarak istihdam ediliyor, tekrar tekrar keşifler yapıyor, ardından bu kanlı eylemi gerçekleştiriyor ama faturası İstiklal Caddesi’nde kesiliyor. Bütün bunlara neden sokaktaki müzisyen ya da simit satan vatandaş neden oldu?
BEYOĞLU’NUN RUHU KIRILDI: Stantların yasaklanması, sokak müzisyenlerinin susturulması, sanat etkinliklerinin yapılmaması, sokak ruhunu yaşatan seyyar satıcıların ihraç edilmesi terör saldırılarını engellemiyor. Bu nedenle Türkiye’nin simgesi olan İstiklal Caddesi’nin ‘güvenlik tedbirleri’ adı altında halka kapatılarak yaşamdan, simgelerinden tecrit edilmesini, sosyal izolasyona sürüklenmesini doğru bulmuyoruz. İstanbul Valiliği, siyasi açıdan baskıcı ve yasaklayıcı bu kararıyla insanların hak ve özgürlüklerini kısıtlayarak Beyoğlu’nun ruhuna bir darbe indirdi. Tekrar sormak istiyorum. Simit tezgahını 2 metre geri sokağın kenarına çekerek terörle mi mücadele edeceğiz? Yaşadığımız acı kayıplarla, kamu hak ve özgürlüklerini kısıtlayıcı bir yaklaşımla ve yasaklarla terör eylemlerinin önüne geçemeyeceğimizi yaşadık. Biz bu yasakları uygularken terörizm bitmiyor, tam tersine asıl amacına ulaşmaya ve daha fazla baskı ve tedirginliğe yol açacak yeni adımlar atmaya çalışıyor.
YASAKLAR AK PARTİ’NİN IMAGINE TURKEY’İNDEN ÇOK AÇIK AÇIKLAMALAR İÇERİYOR: Bunu sokağın faaliyetlerine son vererek mi çözeceğiz? Pekala, sonra ne yapacağız? Geçtiğimiz günlerde havalimanına saldırı düzenlendi. Havalimanlarını, otobüs duraklarını, alışveriş merkezlerini, semt pazarlarını bu mantıkla mı kapatacağız? İnsanları evlerinden çıkamaz hale getirelim, sokakları, caddeleri beton yığınlarına çevirelim mi? Aslında pandemiyle mücadele çabalarında müzik yasağı, terörle mücadelede saksı, stant ve banko yasakları AK Parti’nin hayali Türkiye’den çok net ifadeler içeriyor. Teröre ne kadar karşı olsak da terörün kendine zemin bulmasını kolaylaştıran baskıcı politikaları kabul etmiyor ve reddediyoruz. Yaklaşık bir ay önce yapımı tamamlanan Beyoğlu Kültür Yolu’nun tanıtım yazısından aynen okuyorum. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın yatırımları ile özel sektör girişimlerinin ‘AKM’den Galataport’a’ tek güzergâhta buluşmasıyla, her şubede bini aşkın etkinlik olacak. Beyoğlu Kültür Yolu, kültürel değerlerin geçmişte olduğu gibi korunmasını, geleceğe taşınmasını ve Beyoğlu’nun kendine has dokusuyla yeniden yaşatılmasını amaçlıyor.’
KARAR İNCELENMELİDİR: Şimdi size sormak istiyorum gerçek Beyoğlu hangisi? Ayda binden fazla etkinliğin düzenlendiği Beyoğlu mu yoksa sergilerin, sanat etkinliklerinin, sokak müzisyenlerinin, seyyar tezgahların her gün milyonlarca ziyaretçi tarafından yasaklandığı Beyoğlu mu? Sonuç olarak Beyoğlu Belediyesi’nin bu kararlara karşı sessizliğini bozmasını, ülkemizin refahı ve Beyoğlu’nun herkesin hafızasında kalan ruhunun yeniden kazanması için beklerken, yetkili kişi ve kurumları bu kararları yeniden gözden geçirmeye davet ederken, Beyoğlu Belediye Başkanımız Sayın Haydar Ali Yıldız’a sözlerimi iletmek isterim. ‘Bir yer üzerinden ideolojik hesaplaşma yapıp Beyoğlu’nu kurban olarak seçmek Beyoğlu’na yapılacak en büyük haksızlıktır’ sözleriyle bitirmek istiyorum Yıldız Bey.
